aldatmak ya da aldatılmak: bildiğin gibi değil.

20.05.2010 20.5.10 yazar D.M


amy abla you know i'm no good parçasını icra ederken bende şu düşüncelere gark oluyorum: dürüst olmak ya da olmamak, bile bile ladesin önlenemez heyecanı.

şu sıralar takıldığım ex sevgili - ki bu da başka bir başlıkta ayrıca incelenecek- vakti zamanında benimde yaşamış olduğum gibi her sevgilisini neredeyse zilyon kez aldatmış olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşamakta. ortaya dökmekte de hiçbir sakınca görmemekte.

zamanında bende aynı boku yedim biliyorum. kimse bir ilişkiye ben bu herifi/kadını garanti boynuzlarım diye başlamaz tabii, hasbel kader aldatmak/aldatılmak boktan bir durum. ikisini de o kadar çok yaşadım ki... yazıya başlarken düşündüğüm konu bu değildi ama konu kendini seçti. aldatmak/aldatılmak üzerine zırvalayalım biz de biraz.

şunu hiç anlayamam mesela ne erkeklerde, ne de kadınlarda, aldatılmaktan ölesiye korkmak. köprüleri atmak, kapı önüne koymak, eline geçirdiğin ilk vazoyu herifin kafasında kırmak, kadına o hırsla bir tokat atmak, sinsice planlar kurup kör kuyulara düşürme girişimlerinde bulunmak... bana nedense çok gereksiz geliyor. sinirlenilen şeyin ne olduğunu da pek anlayamıyorum.

lisedeyken aldatılmalarımın nedeni -kürkçü dükkanına dönerken söylenen bahaneler- bakire olmamdı. o dönem ki erkek arkadaşlar kendilerince beni 'sikemeyeceğinden' bahsediyordu. bu zaten başlı başına problem, 'insan sevdiğini siker mi?!' sevişmek değil, seks değil, illa ki bir tu kaka durum.

yıllardır diyorum, seks pis değil, kaka hiç değil. dünyanın en zevkli şeyi, aşık olunan adamla ayrı zevk, sadece teninin istediği bir adamla da muhteşem bir zevk. hiçbir zaman 'namuslu' görünme derdinde olmadım, iyi aile kızını oynayıp binlerce dolap çeviren kızlara da bir o kadar uyuz oldum. neyse. konu dağıldı yine.

ne diyorduk lise yıllarında aldatılmak buydu. ben bakireydim, kimse de ben sana bu kötülüğü (!) yapmak istemiyorum, sen benim için özelsin, ama erkeğim ihtiyaçlarım var durumuydu. e tabii serde saflıkta var, ilk heyecanlar falan. yiyorsun da bunları, yediriyorlar.

büyük konuşurdum, aldatacağıma ayrılırım. bunu yapanlara büyük saygım var helal olsun da ben onlardan değilim maalesef.

zaman geçtikçe e tabii bir de kendimizi şehvetli kollarda, pozisyondan pozisyona koşarken bulunca işin içine ego denen nane girdi.

her hayata giren erkekten bir şeyler öğrenildi, doğal yetenekler itinayla ortaya çıkartıldı. aldatılmak, lisedeki gibi gözü yaşlı bırakan bir şey değil, sinirden gözün kararmasına yol açan bir kılığa büründü.

- e hani muhteşemdim yatakta mahmut, bu ne şimdi? o sürtükle işine ne?!


aldatmakta bunun gibi bir şey, hele bende ve çevremdeki bir kaç iyi çıtır kızda gördüğüm sorun mu var, kavga edelim, konuşalım, çözelim üzerinde yürüyor işler. e sen yürütüyorsun da karşı taraf napıyor acaba. karşıdan bir çaba görmeyince bir haller başlıyor. sevdicek seni beğeniyor belki, aşkına, sadakatine bıdı bıdısana inanıyorsun belki, bütün bunların yanında da çarşafları yakan döneminiz geçmiş olsa bile hala başarılı bir seks hayatı da var. yetmiyor yetmiyor.

klasiktir. kadınların aldatması daha azdır ama daha tehlikelidir. kadınlara yüklenmiş böyle duygusal bir misyon var. içten içe kadınların dünyaya yaydığı bir tez olduğunu düşünüyorum bunun.

- mahmut boynuzu yedin ama sor bi neden yedin?! sen bunu yapmaya ittin beni. (hıçkırıklar)

kadınlar da sadece seksin peşinden gidebilir, onlar da hayatlarındaki adama değer verdiği halde kurtlanıp başkalarıyla beraber olabilir, onlarda dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak istemeyebilir. olabilir bunlar.

şöyle bir bakınca hep bir bahane uyduruyordum aldattım ama neden?! canım istedi. aldatmak güzeldir demiyorum, kaka o. ama başkasıyla flört ettiğimde, yattığımda ya da kahve içtiğimde vicdan azabı çekmiyorum en azından şuana kadar çekmedim. hayatımda olan adamların da hiçbiri farketmedi aldatıldıklarını. kesin çıkar birileri sende aldatıldın belki bilmiyorsun, hoş mu bu yaptığın der.
bende derim ki ona; haklısın, yaptığımı meşrulaştırmıyorum. ama yaptım, yine olsun yine yaparım. istedim yaptım, hesabını kime ve niye vericem.

ha şu da var tabii yakalanmış olsaydım aynı şekilde mangalda kül bırakır mıydım bilemem. ama yakalanmamanın verdiği haz, sadece anlık bir kaçamak kötü de hissettirmiyor insana. bilinmeyen şey, karşı tarafı üzmüyor da.. hayatımız mutlu mesut devam ediyor ve bir noktada başka sebeplerden ilşikiler noktalanıyor.
içten içe aldatmayacağım bir adam arıyorum, benim bu damarımı uyandırmayacak birini. hala gelmedi, bekliyorum.

bir de her sevgili adayının sorduğu meşhur cümledir. 'hiç aldattın mı?', namuslu pozuna bürünmediğimi söylemiştim. evet diyorum aldattım tadını biliyorum. neden hiç aldatıldın mı diye sormuyorsun. egomun aldığı yara seni ilgilendirmiyor çünkü, senin egona ne zararlar verebileceğim ilgilendiriyor seni. e öyle başa böyle tarak bebeğim. ben senin geçmişini kurcalamıyorum bırak geçmişte kalsın, sen benimkini niye deşiyorsun!?

ex sevgili mi? onunla da bir ipte iki cambaz sekiyoruz şimdilik. flörtün dibine vuruyoruz. yıllar önce lisede yaşanmamış yatak maceramızın nasıl sonuçlanacağına dair bir iki tahmin yürütmeye çalışıyorum.

1 Response to "aldatmak ya da aldatılmak: bildiğin gibi değil."

  1. Adsız Says:

    Bu sitelerin HEPSİNE BAKIN...

    TAVSİYE EDİLİR MÜKEMMEL

    https://ozeljigolositesi.wordpress.com/

    https://sexbagimlisi.wordpress.com/

    https://swingerturk.wordpress.com/

    http://sexbilgesi.blogspot.com.tr/


    sexbilgesi@gmail.com

paylaştıkça güzelleşiyorum

Bookmark and Share